31 Ocak 2021 Pazar

Dr. Clinic Kusursuzlaştırıcı Leke Kremi, C Vitaminli Bakım Kremi ve Collagen Cilt Sıkılaştırıcı Bakım Kremi hakkında yorumlarım ve etkileri

 Selamlar herkese!

Son günlerde fazlaca gördüğüm Dr. Clinic ürünleri hakkında deneyimlerimi ve etkilerini kendime göre size anlatmak istiyorum. 


Öncelikle şunu açıkça belirtmeliyim ki ürün bana marka tarafından deneyimlerimi aktarmam adına gönderilmişti fakat herhangi bir gelir/kazanç sağlamadım paylaşımlarımdan. Bu yazımda da tamamen objektif yorumlarımı sizlere aktaracağımdan emin olabilirsiniz. 


Önce markanın en meşhur kremi olan dr. clinic kusursuzlaştırıcı leke kremi ile başlamak istiyorum. Vegan ve doğal içeriklerden oluşan bu krem, doğuştan olmayan cilt lekelerini hücre yenilerek tedavi etmeyi vaat ediyor. Tende renk uyuşmazlığını gideren ve tedbir özelliği bulundurduğunu da belirtiyor. "İçerisindeki özel aktifler “Kollajen ve Vegan Hyalüronik Asit” sayesinde cildin yenilenmesini sağlar ve nemlendirir. Böylece cildiniz yenilenirken neme doyar. Daha canlı ve kusursuz bir cilt için içeriğinde lipozomlanmış C vitamini bulundurur. Cilt tonunu eşitlerken aydınlatıcı etki gösterir. Ayrıca bu ürün siyah nokta oluşumunu engelleyeceğini de belirtiyor.

Seride benim de en beğendiğim bu oldu açıkçası. Vaatlerinin birçoğunu düzenli kullanımda gerçekleştirdiğini söyleyebilirim. 

Benim ergenlik dönemimden kalma alın bölgemde minik sivilce lekelerim vardı. Sabah ve akşam düzenli kullanmalarım sonucunda etkilerini gördüm ve sivilce lekelerim neredeyse tamamen yok oldu. Lekeleriniz çok büyükse beklentilerinizi karşılayamayabilir. Fakat ben oldukça memnun kaldım diyebilirim. 

Ürünlerin hepsi her cilt tipine uygun olması nedeniyle çok kuru ciltliyseniz ürünü nemlendirici başka bir ürünle de desteklemek gerekiyor. 



11 Kasım 2020 Çarşamba

Amazon Prime'da izlenmesi gereken diziler listesi

     Merhabalar, 

    Beğendiğim şeyleri paylaştığım bu sayfada, Amazon Prime'ın 7.9 tl olması şerefine izleyip beğendiğim dizileri de paylaşmak isterim. Arada Instagram hesabımda (@selinblog) her zaman beğendiğim dizileri paylaşsam da hepsini bir başlık altında toplayıp ayrıntılı olarak yazmanın daha faydalı olabileceğini düşündüm. 

Amazon Prime, Netflix kadar çeşitli ve gösterişli bir dizi/film listesine sahip değil, fakat bence birbirinden başarılı dizi/filmleri bir araya getirmiş bir site. Fiyatıyla da oldukça makul olan siteye, üye olup bir göz atmakta fayda var diye düşünüyorum. 

Bu listeye aldığım dizileri belli bir beğeni sırasına göre eklemedim, tamamen aklıma geldiği sırasıyla paylaştım. Bu zamana kadar çook fazla dizi izlemiş biri olarak kolay beğenen birisi değilim artık. Eklediğim dizileri size çok süslü ve uzun cümleler kurarak anlatamam belki ama hepsini çok sevdiğimi ve kendi tarzınıza uygun olanı beğeneceğinize emin olduğumu söyleyebilirim. 

       1.Upload (2020- )

    Upload, The Office ve Parks and Recreation gibi dizilerin de yaratıcı olan Greg Daniels’ın kaleminden çıkıyor. Dizi 2033 yılında, insanların ölmeden önce verdikleri karar ve paraya göre bilinçlerinin sanal bir dünyada yaşamasını konu alıyor. Sanal dünyada verilen hizmetler, kişilerin maddi durumlarıyla oldukça orantılı. Fakirler öldükleri bu cenneti yaşayamazken zenginleri güzel bir hayat bekliyor. 

    Dizinin başrolü olan Nathan, endi sürdüğü arabanın kaza yapması sonucu ağır yaralanır. Nathan’ın zengin kız arkadaşı ise, Nathan’ı ölümden sonra yaşamı deneyimlemek için Nora’nın çalıştığı sanal gerçeklik şirketindeki Lakeview isimli sanal dünyanın içine gönderir ve Nathan kendini bir anda kurtulabilecekken ölmüş olarak bulmasıyla hikaye başlar. Dizinin başından beri Nathan'ın öldürülüp öldürülmediği ve kim tarafından bunun yapıldığı dizinin sonuna kadar gizemini koruyor.  

    Kapitalizmin üretim çılgınlığı dizinin her yerinde oldukça göze çarpıyor. Sanal dünyada bile sürekli olarak satın almaya zorlayan reklamlar ve sanal gerçeklik şirketinde çalışan 'Melek' olarak adlandırılan müşteri temsilcileri de bu kapitalist düzenin bir parçası konumunda. Başrol Nathan'ın meleği olan Nora'nın, Nathan'ın hayatındaki bu gizemi fark etmesi ve aralarındaki duygusal çekim dizinin kendini izletmesini sağlıyor. 

    Dizi bilim kurgu olduğu kadar, romantik komedi bir tarzda da ele alınmış ve hikaye oldukça sürükleyici bir şekilde kendini izletiyor. Black Mirror ile de benzerlik sağlayan bu dizi, bilim kurgu sevenler için şiddetli tavsiyemdir. Fragmanını izlemek isteyenler için buraya bırakıyorum. 


    2.This is us (2016- )


    Minnoş, duygusal ve biraz da komedi içeren bu diziyi çok seveceksiniz. Beni çok etkiledi her bölümüyle. Bazen yavaş aksa da çok tatlı bir konusu olması nedeniyle kendini izlettiriyor. 
 Dizinin ilk bölümünde aynı gün doğan ve 36 yaşına giren bir grup insanı izliyoruz. Zamanla bu karşımıza çıkan karakterlerin kim olduğunu ve birbiriyle bağlantıları ortaya çıktıkça dizi kendine daha iyi bağlıyor sizi.
Mutsuz bir anınızda bu diziyi açtın ve kendinizi mutlu edin. Normalde hiçbir dizide her karakteri sevmem ama bu dizideki herkesi o kadar sevdim ki... Sizi de çok etkileyeceğine eminim. 
Fragmanını buraya  bırakıyorum, karakterlerin tatlılığıyla tanışın. 

3.Modern love (2019- )









New York Times'ın bir dönem 'modern love' köşesindeki gerçek aşk hikayelerinden derlenerek oluşturulmuş bir dizi. Her bölüm farklı konular ve karakterler yer alıyor. Çok sevdiğim iki oyuncu olan Dev Patel ve Anne Hathaway'in oynaması da benim ayrıca ilgimi çekti. 

Bir dönem çıkan her türlü komedi romantik filmi izlemiş biri olarak bu diziye bayıldım. Romantik komedi sevenler için şiddetli tavsiyemdir, gerçek hayattan kesitler sunması da ayrı hoşuma gitti. Bir bölümünde mutlaka kendi hayatınızdan bir kesit yakalayıp diziyi daha çok seveceksiniz. 

Fragmanı için buraya tıklayabilirsiniz, iyi seyirler. 

4.The man in the high castle (2015-2019)










Kitap uyarlaması dizi/filmler her zaman ilgimi çekmiştir, The man in the high castle da onlardan biri ve beni çok etkiledi. 

II.Dünya savaşının sonucu farklı olsaydı nasıl olurdu? sorusu çerçevesinde kurulmuş bir distopik dünyayı konu alan dizi. Bu yeni dünya Almanya, Japonya ve İtalya'nın hakimiyetinde yönetilmektedir. Fakat içten içe, Amerikalılar tarafından sivil bir direniş de devam etmektedir, sistem içindeki küçük açıklardan faydalanıp direnişi sürdürmeye çalışan bir grup insanı konu alan dizi oldukça sürükleyici. 

O zamanki dünya ve olaylar oldukça gerçekçi bir şekilde aktarılmış. Bazen yavaş aktığını düşündürtse de tarih, hafif bilim kurgu teması sevenlerin seveceğini düşündüğüm bir dizi. 

Fragmanını buraya bırakıyorum. 


5.Home coming (2018- ) 


Gizem ve gerilim sevenlerin derhal izlemesi gereken bir dizi olarak Homecoming. Sahneler ve müziklerin uyumu sürekli diken üstünde, gerilerek diziyi izlemenize neden oluyor ki bu da gerilim sevenlerin (yani ben) çok hoşlandığı bir durumdur. 

2 sezondan oluşan bu mini dizide çoğumuzun beğenerek izlediği Julia Roberts da oynuyor. Bölüm süreleri 25-30 dk olması sebebiyle çok hızlı akıp gidiyor ve yeni bölüme nasıl geçtiğinizi anlayamıyorsunuz. 

Dizi askerden gelen gençlerin henüz evlerine dahi gitmeden bir süreliğine bir rehabilitasyon merkezine alınmasıyla birlikte başlar. Birçok kötü olaya şahit olmuş bu askerlerin, hayata yeniden adapte olmalarını planlayan bu yerin arkasından çıkan gizemleri konu alan bir dizi. 

Fragmanı bence diziyi çok çekici aktarmayı başaramamış olsa da izlemek isteyenler için buraya bırakıyorum. 



İzledikçe beğendiklerimi listeye mutlaka bırakırım, izleyip beğenirseniz ya da benim izlememi istediğiniz diziler için mutlaka bana yazın. İyi seyirler şimdiden... 

15 Mayıs 2020 Cuma

Bulut Ayna Yapımı/ Köpük ile Ayna Süsleme

Selamlar!

Son zamanlarda Instagram ve Pinterest'te oldukça gördüğümüz bulut aynayı ben de denedim. 

Önce gerekli malzemeleri saymam gerekirse: 
*Ayna (......) 
*Köpük (bununla ilgili detayları aşağıya bırakıyorum)
*Eldiven (çok önemli elden çıkarması çok zor oluyor)
*Naylon/çöp poşeti (altına sermek için, kağıt kullanmayın bence köpükten ayırmak çok zor oluyor)



Bu aynayı pek çok yerli/yabancı bloggerda görüp beğensem de ilham kaynağım Cansu Akın'dı ve o yaparken Ceresit cs360 isimli köpüğü kullanmıştı. İnternetten fiyatına baktığımda 40 tl olduğunu gördüm bana biraz fazla geldi çünkü tek tüp yetmiyor. Sonrasında bir yapı markete gittim fiyat araştırması yapmak adına, orda da tek bir köpük markası vardı Selfoam isimli ve fiyatı da 20 tlydi hemen kaptım tabi... 

Vee çok memnun kaldım Selfoam'dan, istediğim formu ve kabarıklığı elde ettim. Fakat ben başlangıçta bir tane almıştım yeter diye düşündüğüm için, sonra öyle olmayacağını tek bir kenar kaldığında anladım.... Bu yüzden boy aynasına yapacaksanız mutlaka en az 2 tane alın derim (Benim aynam 150 boyunda diye düşünüyorum)

Köpüğü alırken yanında plastik çubuğunun da olması gerektiğine dikkat edin, bazıları makinalar içinmiş çünkü. Onları kullanamazsınız. 


Köpük konusunu geçtikten sonra dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta hızlı olmanız gerekiyor. Çünkü plastik çubuğun içinde çok hızlı donuyor ve sıkmanız zorlaşıyor. Bu yüzden ben biraz panik oldum açıkcası ve sıkarken bazı noktalarda istediğim şekli veremedim. Ama önemli olan çok düzenli olmaması gerektiği bence diyerek kendimi avutuyorum bu noktada... 


Bu sıktıktan hemen sonra çekilmiş bir fotoğraf, o yüzden tam şişmemiş köpükler. Ama kurudukça çok daha büyüyorlar ve istediğiniz bulut görüntüsüne ulaşabiliyorsunuz. 

Eldiven kullanılmasını tekrar belirtmemde fayda var. çok yapışkan bir yapısı var malesef eldiven kullandığım halde elime geldi ve çok zor ve uzun sürede çıkıyor. Çıkarmak için yağlı bir şey (vücut yağı/bebek yağı gibi) kullanırsanız biraz yardımcı oluyor. 


Boyamak isteyenler için: akrilik veya sprey boya kullanabilirsiniz. Ben şimdilik orijinal haliyle kullanacağım. Sıkıldıkça boyarım 

Çıkarmak isteyenler için: Ben bundan sıkılırım ama yapmak da istiyorum derseniz (bu ben) köpüğü sıkmadan önce altını kağıt bantla bantlayabilirsiniz. O şekilde oldukça kolay çıkıyor ve hiç de iz kalmıyor. Denedim onaylıyorum 

Sanırım söylemem gereken tüm detaylara yer verdim. Merak ettiğiniz bir konu olursa bana Instagramdan (@selinblog) ulaşabilirsiniz.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere....







2 Mart 2020 Pazartesi

The Ordinary- Hyaluronic Asit Serumu/ Hyalüronik Asit Hakkında

Herkese merhabalar, 

Özellikle son yıllarda oldukça duyduğum ve merak ettiğim the Ordinary markasının hyaluronic asit içeren serumunu bir süredir deneyimleme fırsatı yakaladım. Öncellikle markanın ülkemizde fıyatları ne yazık ki oldukça yüksek, bu yüzden yurtdışından gelen bir arkadaşımdan isteyerek sahip oldum. 

Hyalüronik Asit hakkında biraz bilgi vermem gerekirse, bu sıralar adından oldukça söz ettiren bir madde haline geldi. Bu asit, vücuttaki tüm bağ dokularında, ciltte yer alan glukozaminoglikan isimli aminoasit içeren bileşenler arasında yer alıyor. Ciltte oluşan bazı sorunlar nedeniyle bu bu dokular azalıp, zarar görebiliyor. Bunun üzerine hyalüronik asit devreye girerek, sorunların, sarkmaların ve kırışıkların önlenmesine, yaşlanmanın gecikmesine yardımcı oluyor. Ayrıca güneş gibi fazlasının cilde zarar vereceği durumlara karşı da koruyor. Suyu çekme ve bağlama yeteneği sayesinde de insan vücudunda önemi oldukça büyük.

 Bu asidin faydaları oldukça fazla görüldüğü üzere ve birçok farklı şekilde kullanılabilen bir ürün, ki bu sıralar yaşadığı popülerlik sebebiyle de oldukça görüyoruz. Fakat çoğu üründe bu vaatler verilse de gerçekleşme oranları malesef oldukça düşük...


İşte bu noktada devreye oldukça başarılı bir marka olan Ordinary'nın Hyaluronic Acid'i devreye giriyor. Öncellikle serumu birkaç damla alarak tüm yüzüme uyguluyorum, başta hafif yapışkan bir etki veriyor fakat birkaç saniye içinde kuruyarak bu etkisi geçiyor. Ardından ben nemlendirici bir krem uyguluyorum üzerine, etkisini artırmak adına. Böylece nem bombası yaşıyorum adeta. 



Benim cildime etkileri ise, pürüzsüz, aydınlık ve daha nemli kalmasına yardımcı oldu. Herhangi bir yan etki veya ağır gelme durumu yaşamadım ilk kullandığım günden beri. 1,5-2 aydır da kullanıyorum. Özellikle sabahları uyandığımda etkisini oldukça gözlemliyorum. 

Ürünü her cilt tipi kullanabiliyor fakat eğer kuru ciltliyseniz ardından nemlendirici uygulamak da oldukça önemli bence, zira ürünün tek başına kuruluğu azaltma durumu oldukça az kalır diye düşünüyorum. 



Almadan önce ürünü araştırdığımda, nerdeyse hiç kötü yorum görmedim, sadece etkisini fazla görmemiş olduklarını okumuştum. Ama ben oldukça memnun kaldım ve severek kullanıyorum. 


Ürününün içeriklerini ve kullanım şeklini de bırakıyorum: 


ürünün arkasında sabah ve akşam krem sürmeden önce uygulanması tavsiye edilse de ben cildime ağır gelmemesi adına sadece geceleri, yatmadan önce temiz cildime uyguluyorum. Onun dışında da duş sonrasında uygulamayı da tavsiye ederim.


Son olarak, yeniden, çok memnun kaldığımı belirterek bu yazıyı bitiriyorum. Fiyatları Türkiye'de oldukça yüksek olsa da Trendyol ve instagramda bazı satış sayfalarında gördüğümü belirtiyim almak isteyenlere. Ama en iyisi yurtdışına giden arkadaş, akraba birini bulup ona aldırması... 

Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle, hoşçakalın...



İletişim için
Instagram hesabım: @selinblog
Mail adresim: selinolcay95@gmail.com